Malatya Ticaret Odası Başkanı Ramazan Özcan sonunda isyan etti. Zirai don felaketi sonrasında Malatya’da kayısının yüzde 10 zarar gördüğünü ve şehrin ciddi zararlara uğradığını belirten Başkan, bazı kesimlerin ise şov peşinde olduklarını açıkladı. “Bizim üzerimizden prim yapmaya çalışıyorlar” diyen Ramazan Özcan, “Biz ilk gün zararın yüzde yüz olduğunu açıkladık. Ama arkamızdan, ‘Başkan yüzde 70 diyelim yüzde 30’u koruyalım’ dedi açıklaması ile leke sürmeye çalışıyorlar” diyen Başkan ilgin açıklamalarda bulundu.
Bugüne kadar konuşmadıklarını dillendiren ve yeri geldiğinde sertleşen Başkan Özcan, “Eleştirmek değil yarım proje yapsınlar” dedi. Eleştirmek değil hakaret boyutuna vardıklarını belirten Ramazan Özcan Ziraat Odalarına sert yüklendi. Malatya’da yayın yapan Vuslat TV’de Gündem Özel programına konuk olan Ticaret Odası Başkanı sözlerine şöyle devam etti:

“TRİBÜNCÜLERİN ELİNDE KALDIK”
“Bu kadar gereksiz, anlamsız açıklamalar var. Resmen tribüncülerin elinde kaldık. Evet, sorunumuz var ciddi ama sorumluluğumuz da var. O gün sabah bahçedeydim, sabahın 08.00’ydi sayın valimizi aradım. Ardından Büyükşehir Belediye Başkanınımızı ve basın mensuplarını aradım. İl Başkanımız Ali Bakan’ı aradım. Amacım neydi? Amacım, Malatya’da yaşanılan bu don vakasını kamuoyuna duyurmak, önlemlerin alınmasını sağlamaktır. Sayın Valimizle daha sonra saat 14.00’de bir toplantı tertip edelim ve paydaşlar ile bir araya gelelim meseleyi enine boyuna konuşup bir değerlendirelim dedik. Sahadaki ilk izlenimlerimizde ben her konuda mütevazı olurum ama kayısı da asla olmam. Herkes bildiği işi yapar, anlamam avukatın, mühendisin işine karışmam. Kayısı konusunda ben tarladan geliyorum. Ben çiftçiyim. Bilirim her şeyi. Şeftaliyi cebine koysan kayısı sananlar konuşuyor. Her konuda diyorum mütevazı olurum ama bu konuda olmam. O gün sahada gördüğümüz tablo çok çok kötüydü. Kolumuz kanadımız kırıldı. Şehrin ekonomik anlamda uğradığı zarardan ziyade sosyolojik anlamda da tabana yaydığı gelirin bir anda yok olduğunu düşünmek, görmek çok zor yani. Acı verici, meyveyi bıraktık ağacın durumuna baktık. Ben bu güne kadar bu kadar acı verici bir tablo görmedim.

Tabi o anlarda 32 il mi 36 il mi etkilendi bilmiyorum. Bir şey yapıla bilinir mi, bunu yıllardır konuşuyoruz. Çok konuşmak yerine biri bir rüzgâr tribünü yapsın bir gerelim yani. Çok konuşmaktan ziyade çiftçinin yararına bir eylem görelim. Üreticiyi koruduğunu söyleyen, tamam biz tüccarın temsilcisiyiz, O bir eylemde bulunsun üreticiyi korumak anlamında da görelim. Sıkıntı yok, biz ihracatçının temsilcisiyiz. Tamam, bir tane proje göreyim, bir tane, bir yarım proje göreyim. Ben artık doldum. Üreticinin dostu kimdir biliyor musunuz iki tane 11 bin tonluk lisanslı depo yapandır. Üreticinin dostu, güvenirli listesinden çıkartılmış kayısı çekirdeğini lobi faaliyetleri ile yeniden güvenirli ürün listesine koyandır. Bunları şov yapmamak lazım. Biz bugüne kadar da yapmadık bunu. Öznur Çalık Ölmemiş, sorabilirsiniz Toprak Mahsulleri Ofisini harekete geçiren kim?
“BİR PROJESİNİ SÖYLESİN”
Üreticinin dostu hayvancılığın gelişmesi için gereğini yapan, Cumhurbaşkanına dahi anlatan. Bunu nasıl yaptığımı herkes biliyor. Burada üretici, tüccar, tacir bu nasıl bir ayrımcılık? Böyle bir şey olur mu? Bizim şuanda burada tacir, tüccar arkadaşlarımızın hepsi çiftçi. Hepsinin bahçesi var. Siz Malatya’da sokakta durun 10 kişiden 8’ini çevirin kamu idarecisi de olsa çifti. Burada üreticiyi tüccarı ayırt edecek bir ortam yoktur. Burada bu krizde bir şey yaratıp bunun üstünde tepinmek ne demektir yani. Tacir, tüccar, ihracatçı bu memleketin düşmanı mı? Senede 500 milyon dolar gelir getirmek için sizinle beraber mesai yapıyor. Kimi kastettiğimi biliyorlar, son günlerde böyle anlamsız, alttı boş, mesnetsiz sırf bize karşı bireysel kinden mi geliyor, biz anlamıyoruz, anlamadık. Yani benim aklım yettiğinden beri bu şehre hizmet ediyorum. Şimdi kardeşim biz bu memlekete yıllardır hizmet ediyoruz, bu kadar üzerimizde tepinmenin bir anlamı yok ki. Olabilir, eksikliklerimiz, hatalarımız vardır. Biz makul ve mantıklı şekilde gelecek her eleştiriyi dinleriz, oturur önümüze kor değerlendir kendimize de pay çıkartırız. Çizmeyi aşmadığın, huduttu aşmadığın sürece sorun yok Ama o huduttu aşarsan olmaz, orada durmadın mı iş bozulur.”

Konu kayısı olunca asla tolerans veremeyeceğini belirten Ramazan Özcan, “Konu kayısı. Kayısı yanmış, memleket sıkıntıya girecek. Kriz masası biz bununla boğuşurken farklı bir noktaya gitmeye başlayınca bizde orada gerekli bir çıkış yapma ihtiyacı duyduk ve bunu yaptık. Ben o toplantının detayına çok fazla girmek istemiyoruz” diyerek Ziraat Odası elentilerini şöyle sürdürdü:
“Ama bakıyoruz, bir gün sonra basın toplantısı ‘Borsa başkanı kayısının yüzde 70’i yandı yüzde 30’unu korumak lazım’ dedi. Allahtan korkmazlar, konunun ilk haberini basına ben vermişim kayısının tamamı zayi oldu diye. Bunu diyen adam ruh hastası mı ki böyle diye veya yüzde 70’i yandı diye.
Yaklaşık 7 yıldır Borsa Başkanı oldum ve Malatya için kayısı için canla başla mücadele ediyorum. Üreticiyi de, ihracatçıyı da taciri de korumak için mücadele ediyorum. Malatya’yı korumak için mücadele ediyorum. Hiçbir ayrım yapmanın burada bir anlamı yok, kimseye faydası da yok. Biz başkan olduğumuz da Ticaret Borsası üye sayısı 500 idi. Bugün benim üye sayım bin. Ben başkan olduğumda kayısının ihracattaki, ortalaması 2.4 dolardı, bugün geldiğimiz nokta 5 dolar. Sizin için kriter budur. Lisanslı depolar, ürün ihtisas borsacılığına üye olmuşuz.

Dönmüşüz şimdi mezat yapmışız, mezat. Elektronik satış salonu yaptık. Hiçbirinin haberi yok. Yarın hepsi gider üzerinde tepinip şov yapar. Allah izin verirse bu sene açacaktık, ama başımıza bu felaket geldi. 20 yıldır bir şire pazarı yapamadınız diye eleştiriyorduk, 300 bin metre karenin üzerine bugün dünyanın konuştuğu Kayısı Ticaret Merkezi yaptık. Eksik kalan 23 milyon lirayı ben Rıfat beyden Özbekistan uçağında aldım. Bunları biliyor musunuz? Ben bugüne kadar bunların hiçbirini konuşmadık. Kayısı çekirdeğinin güvenirli olmayan ürün listesine girdiğinde neredeydi herkes? Rica ediyorum herkes sorumluluk sahibi olarak kendisini bir çet etsin.
“KAYISININ BİTTİĞİNİ İLK BEN DUYURDUM”
Saha çalışmaları, araştırmalar, ulaşmamız gereken yerler ile görüştüm. İl Başkanımız bize Sayın Bakan’ın Malatya’ya teftiş edeceğini duyurdu, toplantı yapılacağını ve bizlerinde toplantıya katılması gerektiğini söyledi. Tarım İl Müdürlüğümüzün ön gördüğü bahçelere ziyaret gerçekleştirdik. Sahada Bakan Bey faciayı kendi gözüyle gördü. Biz bağırıyoruz, çağırıyoruz ürünü kaybettik. Ama yetkiliklerin bunu yerinde görmesi gerekiyordu. Bence çok doğru bir davranıştı. Bakan Bey bunları kendi gözleri ile gördü. Bakan’ın ilk muhatabı Vali’dir, Valinin de Tarım İl Müdürlüğü’dür. Bakan, bilgileri bu kişilerden alır. Tarım il Müdürlüğü neyle verir belgeyi, evrak ile verir. Deflet evrakla muteberdir. Tarım İl Müdürlüğü 2024 yılında tahmini rekolte açıklamış. Elbistan’ın, Gürün’ün ve Baskil’in kayısı bizde işlem görüyor. Yani o ürünlerde bize transfer oluyor, buradan ihracata gidiyor. Bu ilçeler artık bize bilgi vermiyor. Direk müdürlüklere veriyor. Yani tahmini rekolteleri o yerlerden gelenler ile birlikte eklediniz, ne kadar ihracat olmuş, ne kadarı iç piyasada tüketilmiş bölersiniz çıkartırsınız ortaya kalan mal çıkar. Bunu da büyük bir ihtimal ile böyle bir çalışma yapmış Tarım İl Müdürlüğü Bakan Beye sunmuş. Bir insan bu kadar mı cahil olur? Bir Ticaret Borsasına Bakan Bey, Vali bey ‘açıkla’ der mi? Bizde bu tür toplantılarda buna göre söylüyoruz, ne kadar ürün kaldığını. Siz bunu dönüp kamuoyunda ihracatçı, tüccar düşmanlığı merkezine dönüştürebilir misiniz? Bakan Bey açıklamış, elindeki rakamlara göre 50 diye belki de 45’dir. Ya adı üstünde diyoruz ki, tahmini. Allah akıl fikir vere. Kaldı ki bu ürün hiç yok, stokta da yok. Kime ne faydası var. Bana bir mantığını söyler misiniz? Eldeki sıfır, daldaki sıfır stok sıfır, bunun kime faydası var? Kayısı 20 lira yada 50 lira ama kayısı yok. Tarım İl Müdürlüğü sahada tespit yapıyor, 10 gün sonra bir daha sahaya çıkacak inceleyecek ve gerçek ortaya çıkacak. Bizim öngörümüz, ilk günün sabahında söylediğimiz şu; Malatya’da ki hasar yüzde 100” Bakan’ın toplantıda kendisine soru yönelttiğini ve cevap verdiğini belirten Başkan, “Bakan bana toplantıda sordu bende fikrimi beyan ettim. 65 bin ton ihracat yapıldı, 15 bin ton iç piyasada tüketildi. Çevre ilçeler ile birlikte 120 bin ton ürün var diye. Ama Bakan Bey 50 bin ton açıklamasını toplantıdan saatler önce bahçede yapmıştı. Bende fikrimi toplantıda beyan ettim. Bu Tarım İl Müdürlüğü verileri bizde de mevcut” diyerek sözlerine şöyle devam etti:

“Üreticiye şirinlik olsun diye, siz sürekli tüccara, tacire, ihracatçıya hakaret ederek, aslında bir dakika gardaş bu ihracatçı tüccar yok. Kur bir şirket, yap bir göreyim. Bak Elazığ Baskil’de adamlar bir kooperatif kurdu adamlar yapıyor şimdi. Konuşma abi, yap icraat. Bu memlekette iklim değişikliği ile ilgili projeye yapmak benim işim mi? Niye konuşmuyor bunu kimse, benim işim mi? Üniversitenin, Ziraat Odasının işi. İklim değişikliği ile ilgili projeyi Ticaret Borsası yaptı Fırat Kalkınma Ajansı ile beraber. İhracatçı kötü tüccar kötü tamam bu konuşanlar kursunlar bir şirket Baskil’deki gibi kendileri yapsın. Yani siz Fransa’ya, Almanya’ya, Amerika’ya gidin bir satın. Bunlar ucuz mu satıyor, siz daha pahalı satın. Sen bir adamı eleştirirken bir de çözüm getirmen lazım. Ama sen sürekli eleştiriyorsun. Bizim ziraat odası ile hiçbir sorunumuz yok. Ziraat Odaları bizim paydaşımızdır. Ama yöneticileri dönem dönem değişiyor. Ben de diyorum ki, Ziraat Odaları birlerini sürekli sorumlu tutmak yerine bir çözüm bul. Abicim, sürekli hiç bir şey yapmadan eleştirme, bir tane, hatta yarım bir proje istiyorum.

Kendi görevinin Kayısı ile birlikte üyelerini korumakta olduğunun altını çizen Özcan, “Üyelerini koruyor mantığı ne ya, bunlar benim üyelerim. Bu ülkeye bu üyeler ile 500 milyon dolar gelir getiriyorum. Sen ne yapıyorsun? Ben bu ülkeye 20 milyar TL para getiriyorum, 20 milyar TL. Sana bir kasa kayısı verseler derenin bir ucundan diğer ucuna götürebilir misin? Bu adamın Cezayir’de, İspanya’da malı kalmış, ilaçtan dolayı sorunlar çıkmış. Tarım ürününü dünyaya pazarlayıp para getiren insana niye düşmanlık ediyorsun? Beğenmiyor musun bir şirket kurun bir kamyon satın ben de bir göreyim. Bir gönderin Çine, bir gönderin Avustralya’ya” diyerek sözlerini tamamladı.
Kaynak Vuslat TV
